Ege Bölgesi

Aydın’da Gezilecek Yerler (Aydın’da Nereleri Gezmeli?)

Aydın, Aydın Gezilecek Yerler, Aydın Gezi Rehberi, Aydın'da Gezilecek Yerler

Tarihi ve doğal güzellikleri ile kıyı köylerini ve tatil beldelerini bünyesinde barındıran ve tarihsel süreci içerisinde, Bizans, Roma, Selçuklu gibi uygarlıklara da ev sahipliği yapmış olması nedeniyle tarihten günümüze kadar birçok eser barındıran Aydın, İzmir’e 2 saatlik mesafede bulunması nedeniyle metropole yakın olmanın avantajını da taşımaktadır. Peki Ege Bölgesi’nin en güzel şehirlerinden birisi olan Aydın’daKuşadasıAkbük ve Didim gibi tatil beldeleri dışında nereleri gezebilirsiniz? Bu yazımızda “Aydın’da Gezilecek Yerler” hakkında detaylı bilgi bulabilirsiniz.

Aydın’da Gezilecek Yerler

Afrodisias

Aydın’ın Karacasu ilçesi sınırları içerisinde yer alan ve Roma Dönemi içerisinde, adını aldığı aşk ve güzellik tanrıçası Aphrodite’e tapınmak amacıyla kullanılmış olan antik kent, yapıldığı dönemden günümüze kadar anıt yapıları ile çok iyi korunmuş ve Türkiye’nin en önemli arkeolojik alanlarından birisi haline gelmiştir. Tarihi, M.Ö. 5000 yıllarına kadar uzanan ve prehistorik bir yerleşme olan antik kent, küçük bir köy halinde olmakla birlikte M.Ö. 2. Yüzyıla gelindiğinde, ızgara planlı kentin kurulması ile birlikte değişime uğramıştır. 3. Yüzyıla gelindiğinde, Roma İmparatorluğu’nun Karia Eyaletine başkent görevi yapan kent, 4. Yüzyıl ortalarında surlarla çevrildi. 6. Yüzyıl itibari ile bayındır haline gelerek önemini kaybetmeye başlayan kent, 12. Yüzyılda tamamen terk edildi. Antikçağ dönemi içerisinde kent, dönemin önde gelen sanat ve tapınma merkezi halinde olmasının yanısıra bölgede yapılan kazı çalışmaları sonucunda elde edilen bulgulara göre, antikçağ dönemi içerisinde kentte, tıp ve astronomi alanında da çalışmalar yapıldığı tespit edilmiştir. Günümüzde kent içerisinde görebileceğiniz yapı kalıntıları hamam ve M.Ö. 1. yüzyılda Tanrıça Aphrodite için yapılan tapınak, stadyum, tiyatro, tiyatro hamamı, odeon, piskopos sarayı, felsefe okulu olan büyük havuzlu agoradır. Ayrıca fotoğrafçı Ara Güler’in “Afrodisias Antik Kenti“nin keşfiyle ilgili anılarını okuyabilirsiniz.

Alabanda (Araphisar)

Çine ilçesinin Doğanyurt köyü sınırları içerisinde bulunan antik kent, Çine Çayı’nın 4 km batısındaki Karadağ’ın uzantıları olan iki tepenin yamacında kurulmuştur. Karia dilinde Ala (at), banda (yarış) anlamına gelen kelimelerin türetilmesi ile adlandırılmış olan kent, 4. Yüzyılda Bizans egemenliği altına girmesi ile birlikte Aphrodisias metropolitliğine bağlı piskoposluk merkezi haline gelmiştir. Günümüzde, . Alabanda antik kentinin arkeoloji dünyasına ve turizme kazandırılması için 1999 yılından itibaren Kültür ve Turizm Bakanlığı, Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü’nün izinleri ile Aydın Müze Müdürlüğü başkanlığında yapılan kazılar devam etmektedir.

Alinda

Önemli Karia kentlerinden birisi olan Alinda, Aydın’ın Karpuzlu ilçesi sınırları içerisinde bulunmaktadır. Bizans döneminde Aphrodisias Metropolitliğine bağlı piskoposluk merkezi halini alan Alinda antik kentinin etrafı bir sur ile çevrili durumdadır. Yerel granit taşından yapılmış ve günümüze kadar korunmayı başarmış olan sur duvarları yer yere kuleler ile desteklenmiş durumdadır. Akropolün batısında bulunan, dört ayak üzerine oturtulmuş olan ve kentin su ihtiyacını karşılayan su kemerleri günümüze kadar kısmen korunmuş olarak gelmiş olmalarıyla birlikte Alinda’da günümüze kadar ayakta kalmayı başarmış en önemli yapı, dikdörtgen plana sahip, güneyinde üst katı stoa olarak düzenlenmiş pazar yapısı yer alan Agora’dır.

Apollon Tapınağı

Yenihisar ilçe merkezinde bulunan tapınak, bir antik kent olmaktan çok kutsal bir mabet olma özelliği taşımaktadır. Arkaik dönem içerisinde ünlü olan Apollon’un kutsal yeri, M.Ö. 494 yılında, Persler tarafından yakılmış ancak M.Ö. 311 yılında, tekrar inşa edilmiştir. Seleukoslar döneminde ise mabet genişletilerek planında değişik yapılmıştır. Mabet içinde keşfedilen kitabelerden Artemis, Zeus, Aphrodite başta olmak üzere birçok yapının Roma döneminde de yapılmaya devam edildiği anlaşılmıştır. 250 yılı itibari ile önemini yitirmeye başlayan mabet, 385 yılında, Theodosios’un emri ile bütün önemini kaybetmiş ancak Hıristiyanlığın yaygınlaşması ile zaten bitirilmemiş olan mabedin adytonuna bir kilise yapılmıştır.

Milet

Yenihisar ilçesinin Balat köyü yakınlarında bulunan Milet içerisindeki ilk yerleşmelerin, M.Ö. 2000 yıllarının ortalarında, Myken kolonisi ile başladığı bilinmektedir ancak şehir, İonialılar tarafından tekrar kurulmuş ve 4 limanı ile birlikte İonia’nın en önemli şehir limanlarından birisi haline gelmiştir. En parlak dönemini, M.Ö. 7. Ve 6. Yüzyılda yaşayan Milet, M.Ö. 650 yıllarında, Karadeniz ve Akdeniz’de bulunan koloniler sayesinde ekonomik olarak oldukça güçlenmiş ancak M.Ö. 546 yılında önce Perslerin sonra Roma’lıların egemenliği altına girmiştir. Günümüzde Milet Antik kenti içerisinde bulunanMilet Tiyatrosu, Faustina Hamamı, agora, tören caddesi, anıtsal çeşme, gymnasium, Virgilius Capito, hamam, Türk hamamı, Athena Tapınağı stadium, delphinion, liman anıtı, agora, Zeus Olympios Temenosu, bouleuterion (Senato Binası), Mısır Tanrılarının Temenosu kalıntıları, görülebilecek alanlar arasında yer almaktadırlar.

Milet Müzesi

Milet antik kenti içerisinde bulunan müze, 1973 yılında ziyarete açılmış ancak müze yapısındaki problemlerden dolayı tehlike arz etmesi nedeniyle hizmete kapatılmış ve yenisi yapılarak 1200 metrekarelik kullanım alanı ile 2011 yılında hizmete açılmıştır. Bahçe ve kapalı alan olarak iki bölümden meydana gelen müzenin bahçe bölümü içerisinde Milet şehir sembolü olan aslan heykelleri, yazıtlar, mezar stelleri, lahitler, mimari elemanlar ve sütun başlıkları sergilenirken ortalama 600 mlik bir alana yayılmış olan kapalı alan içerisinde ise; Milet Antik Kenti, Priene Antik Kenti ve Didim Apollon Tapınağı buluntuları, Zeytintepe Arkaik Afrodite Kutsal Alanı buluntuları ile Gacartepe Mezar buluntuları gibi birbirinden kıymetli tarihi miraslar sergilenmektedir.

Aydın Arkeoloji Müzesi

Merkez’de Ilıcabaşı Mahallesi içerisinde bulunan ve bodrum, giriş ve 1. Kat dahil olmak üzere toplam 3 kattan oluşan müzenin bodrum katında, depolar, laboratuvarlar, yemekhane, arşiv ve kazan dairesi gibi tesisat mekânları; giriş katında ziyaretçileri karşılayacak giriş holü, sergi salonu, bilgilendirme odası, depolara eser taşınmasını sağlayacak yük asansörü, engelli ziyaretçilerin müzeyi rahat gezebilmesi için asansör ve 1340 m2sergi salonu bulunurken 1. katında ise geçici sergilemenin yapılacağı 530 m2 sergi salonu, çocuk atölyesi ve 130 kişinin kullanabileceği çok amaçlı salon yer almaktadır.

Gerga

Alabanda antik kentinin 13 km kuzeybatısında, Çine ilçesinin Deliktaş Mevkiinde yer alan kent içerisinde yapılan kazı çalışmalarından elde edilen bulgulara göre; kentin tarihinin arkaik döneme kadar uzandığı görülmektedir. Günümüzde, kent içinde varlığını sürdüren kalıntıların arkaik ve Roma dönemine ait olmaları ile birlikte Gerga, Karia kültürünü yansıtması açısından önemli bir merkez olarak kabul edilmektedir. Dağlar arasında kurulmuş olması nedeniyle Karia kenti olma özelliğini korumuş olan antik kentin sur duvarları Karia tarzında yapılmıştır.

Harpasa

Nazilli ilçesinin Esenköy Köyü içerisinde bulunan ve köyün sırtını dayamış olduğu tepenin üzerinde yer alan Harpasa’nın arkaik dönemden günümüze kalmış olan surlarından kuzey tarafında bulunanlar büyük ölçüde günümüze kadar ulaşmışlardır. Tarihsel süreçler içerisinde, kentteki yerleşik yaşamın sürekli olarak devam etmiştir ki kentin teraslar üzerine kurulmuş olması ve Roma, Bizans, Beylikler ve Osmanlı dönemlerindeki yerleşik hayata ait kalıntıların bulunması, yerleşik hayatın sürekliliğine kanıt olarak gösterilebilir.

Karacasu Etnografya Müzesi

İlçenin geçmişten günümüze seramik, sıcak demir, deri ve diğer el sanatları ile ilgili etnografik eserleri sergilenmekte olduğu müze, Karacasu İlçe Merkezi, Tavas Yolu üzerinde bulunmaktadır.

Kuvâ-yı Milliye Müzesi

Yörük Ali Efe ve Albay Şefik Aker’in heykelleri, Kurtuluş Savaşı’nda Kuva-yı Milliye güçlerini anlatan eserler ve etnografik ve arkeolojik eserlerin de sergilendiği müze, 1906 ile 1909 yılları arasında Sultan Abdülhamid Han tarafından yaptırılmış ve tarihsel süreçleri içerisinde, Çine Askerlik Şubesi ve Kurtuluş Savaşı öncesi Aydın’da savaşa katılmak için Muğla’dan Çine’ye gelen vatandaşların da toplanma merkezi olarak kullanılmıştır.

Magnesia

Ortaklar – Söke karayolu üzerinde bulunan kentin, Thessalia’dan gelen Magnetler tarafından kurulduğuna inanılmaktadır. Ortalama 1300×1100 m2 bir alanı kaplayan ve ızgara planlı cadde ve sokak sistemine sahip olan kent, Priene, Ephesos ve Tralleis üçgeni arasında ticari ve stratejik açıdan önemli bir konuma sahiptir.

Mastaura

Antik yol üzerinde kurulu olan Mastaura, küçük bir antik yerleşim yeri olmakla birlikte zeytin, incir, üzüm bahçeleri ile kaplı tarım arazisi durumunda ve tamamı şahısların mülkiyet altındadır. Günümüzde varolan kalıntılar, kentin kuzeybatı tarafında olmakla birlikte iki kademe olan ve kemerli terasla oluşturulmuş olan sahne binası kısmen korunmuş ancak orkestra kısmı, zeytin ağaçları ile kaplanmış durumdadır. Bununla birlikte kentin cavea kısmmı tamamen yıkılmaya yüz tutmuştur ve sadece belirli bölgelerdeki yapı malzemeleri görülmektedir. Antik kentin yer aldığı vadinin doğusundaki tepenin kuzeyinin üst noktasında bulunan kalıntıların kule olabilecekleri düşünülürken kentin güneydoğu tarafında kalan nekropol alanında, yarısı açıkta kalan mezarlar ise Roma Dönemi özelliği sergilemektedirler.

Nysa

Aydin – Denizli karayolu üzerinde bulunan ve Aydın’a 30 km mesafesi olan Sultanhisar ilçesinin 3 km kuzeybatısındda yer alan kent, Antik Karia bölgesinin önemli kentlerinden birisi olarak kabul edilmektedir. Karia olarak da bilinen kent, M.Ö. 3. Yüzyılın ilk yarısında Seleukos’un oğlu olan I. Anthiochos Soter tarafından, iki farklı kent olarak kurulmuş ve bir köprü ile birbirlerine bağlanmışlardır. Roma Dönemi içerisinde ilaveler yapılan kent, kültürel anlamda bir merkez halini almış ve içerisine, tiyatro, Gymnasion, agora, kütüphane ve tünel gibi yapılar yapılmıştır. Günümüzde kent içerisinde görülen sur izleri sadece Bizans Dönemine ait olmakla birlikte kent merkezinde yapılmış olan ve doğu yamaçta bulunan tiyatro, oldukça iyi korunmuş durumdadır. Kenti iki parçaya ayıran dere yatağının batısında gymnasium ve stadium, doğusunda ise agora, meclis binası ve roma hamamları ve kuzeyinde Bizans yapı kalıntısı ve kütüphane bulunurken kütüphanenin kuzeydoğusunda ise 10.000 kişilik tiyatro bulunmaktadır. Ephesos’taki Celsus Kütüphanesi’nden sonra Anadolu’nun en iyi korunmuş antikçağ kütüphanesi olarak kabul edilen kütüphane, iki kattan oluşmaktadır.

Alangüllü Kaplıcaları

İçerisinde ortalama 55 – 60 derece sıcaklıktaki şifalı su barındıran kaplıca, gastrit, ayak mantarı ve dişeti sorunları gibi hastalıklar için iyileşme şansı sağlaması ile bilinmektedir.

Priene

Samsun Dağı’nın güney yamacında ve Söke ilçesinin 15 km güneybatısına kurulmuş önemli antik kentlerden birisi olarak kabul edilen Priene’nin 370 metre yüksekliği olan bir kayalık üzerinde kurulmuş olması, saldırılara karşı kente savunma konusunda avantaj sağlamış durumda olmakla birlikte kentin yüksek bir yerde konumlanmış olması, farklı yönlerden de görülebilmesini sağlamıştır.

Tralleis

Şehrin kuzeyine ve Kestane dağlarının güney yamacında bulunan antik kent, şehir merkezine 1 km uzaklıkta yer almaktadır ve argoslular ile Tralleis’liler tarafından kurulduğu bilinmektedir. Menderes havzası üzerinde kurulmuş olması nedeniyle toprak yapısı oldukça verimli olan kent, Büyük İskender tarafından alınmış ve sonrasında Hellenistik krallıklar arasında sürekli olarak el değiştirmiştir. “Üç Gözler” olarak adlandırılan ve 2. Yüzyıl içerisinde yapılmış olan, antik çağın eğitim, spor ve kültür açısından önde gelen yapılarından olan gymnasiuma ait kalıntı, günümüze kadar gelmeyi başarmış tek yapı olarak bilinmekle birlikte Roma dönemine ait bir hamam, tiyatro, agora, stadium ise, kentte varolan diğer yapılar arasında sayılabilirler.

Yörük Ali Efe Müzesi

Yörük Ali Efe’nin İzmir’den dönmesinden sonra ölümüne kadar yaşadığı en olan müze, 2001 yılında ziyarete açılmıştır.

Ahi Bayram (Ahi İbrahim) Türbesi

Çine Ahmet Gazi Camisi’nin güneydoğusunda ve caminin avlusunda bulunan türbe, Ahmet Gazi’nin kardeşi olan Ahi Bayram’ın ya da İbrahim Efendi tarafından yaptırıldığı bilinmektedir. 14. Yüzyıl başlarında yapıldığı tahmin edilen türbe,, dörtgen bir plana sahiptir ve kubbe ile örtülü iki katlı bir yapı halindedir.

Ahmet Gazi Camii

Eski Çine köyü’nde bulunan caminin, Menteşoğlu Orhan Bey döneminde, oğlu Hızır Bey tarafından yaptırılmış olduğu tahmin edilmektedir. Döneminin en geniş kubbeli camisi olan yapı, Aydın’ın bilinen en eski camisi olarak kabul edilmekle birlikte Batı Anadolu içerisindeki ilk Türk Ulu Eserlerinden birisidir ve tam kare teşkil eden sahası 400 m2 ve duvarları 1,70 metre kalınlığındadır

Arpaz Kalesi

Harpasa Kalesi’nin eteklerinde kurulan ve Arpaz Kulesi olarak da bilinen yapı, 17. Yüzyıl başlarında Arpaz Beyleri tarafından yaptırılmış olmasına rağmen bölgede bulunan, XVII. Ve XVIII.yüzyıllara ait, Osmanlı Dönemi kalıntıları, kalenin daha erken bir dönem içerisinde yaptırılarak sonrasında yenilendiğini göstermektedir. İçerisinde, bey konağı, güvenlik kulesi, ambar, ahırları ve müştemilatı olması nedeniyle daha çok bir şato görünümdedir.

Süleyman Bey Camii

Üveys Paşazade Mehmet Bey’in torunu ve Cezayir Beylerbeyi Mustafa Paşa’nın oğlu Süleyman Bey tarafından, 1683 yılında yaptırılan cami, istasyon binası yakınlarında bulunmaktadır ve klasik Osmanlı tarzında yapılmıştır. Bir avlu içerisinde bulunan kare plana sahip cami, kesme taştan ve tek kubbeli olarak yapılmış durumdadır ve kubbesi, iki kademeli beden duvarları üzerinde 16 köşeli bir kasnak üzerine oturtulmuştur.

Cihanoğlu Camii

Köprübaşı Mahallesi’nde bulunan ve Müderris Cihanoğlu Abdülaziz tarafından, 1756 yılında yaptırılan cami, kare planlı olarak Osmanlı mimarisine uygun olarak yapılmıştır.

Cihanoğlu Kulesi

Koçarlı ilçe merkezinde bulunan kule, 18. Yüzyıldan kalma kagir bir yapıdır. Yapıldığı zamanlarda yanında bir konak olduğu bilinmekle birlikte 1948 yılında çıkan yangında konağın yıkılması sonucu kule tek başına kalmış ve 19. yy. başında bir takım değişiklikler geçirmiş hamam ve teras gibi düzenlemeler eklenmiş ve stuko kaplama alçı süsler yapılarak restore edilmiştir.

Cin Cin Kalesi

Cincin Köyü sınırları içerisinde bulunan ve Cihanoğulları’nın güvenliğini ve çevre üzerindeki ekonomik denetimini sağlamak amacıyla 18. yüzyılda Cin Bey tarafından yaptırılan kale, moloz taş ile inşa edilmiştir.

Çiftlik Türbesi

Çine – Koçarlı karayolu üzerinde bulunan ve 18. Yüzyılda yapıldığı düşünülen türbe, Cihanzadelerden Safiye Sultana aittir ve yan yana iki ayrı kare bölümden oluşmaktadır.

Güvercinada Kalesi

Kuşadası İlçesi, Hacıfeyzullah Mahallesinde bulunan ve Kuşadası Körfezinin ağzında limanı koruyan bir konumda yapılmış olan Güvercinada Kalesi, Barbaros Hayrettin Paşa tarafından yaptırılan bir iç kale ve İlyas Ağa tarafından yaptırılan surlardan oluşmaktadır. Adayı saracak şekilde 3 metre yüksekliğinde yapılan surlar, Mora İsyanı sırasında adalardan ve denizden gelebilecek saldırıları önleyebilmek amacıyla yaptırılmışlardır. Surların güneyinde bulunan merdivenler aracılığı ile ulaşılan yuvarlak kemerli ve iki kule ile korunan kale giriş kapısı bulunmaktadır.

İlyas Bey Camii

Söke ilçesinde, Miletos’un yanında bulunan Balat Köyü içerisinde yer alan cami, 1404 yılında, Menteşoğullarından İlyas Bey tarafından yaptırılmış olmakla birlikte yapımında, Miletos antik kentinin mermer bolk taşları kullanılmıştır ki bu nedenle caminin içi ve dışı düzgün mermer bloklarla kaplanmış durumdadır.

Koçarlı Cihanzade Mustafa Camii

Hacı Mustafa Ağa Camii olarak da bilinen cami, Koçarlı’nın en eski camisidir ve çarşı içerisinde bulunması nedeniyle merkezi bir konuma sahiptir. Kare plana ve 2 metre yüksekliğe sahip olan caminin ön revak bölümünde iki yönlü ve 11 basamaklı merdiven ve merdivenin önünde yarım daire biçiminde 8 çeşmeli şadırvan “abdest alma yeri” bulunmaktadır.

Körteke Kalesi

Bozdoğan ilçesinin Körteke köyünün kuzey doğusunda ve yüksek bir tepe üzerinde yapılmış olan kale, İç Karya’nın leleg tipi tepe kentlerinden biridir. Kale duvarları üzerinde bulunan değişik dönemlere ait izler, kalenin farklı dönemler içerisinde kullanıldığını göstermektedir.

Öküz Mehmet Paşa Kervansarayı

Kuşadası İskelesi yakınlarında, 1618 yılında, Sadrazam Öküz Mehmet Paşa tarafından yaptırılan kervansaray, küçük bir iç kale görünümdedir ve moloz taş ile devşirme taş malzemesi kullanılarak yapılmıştır. Geniş avlusu etrafında sıralanmış halde odaları bulunan yapı, değişik dönemler içerisinde restorasyon görmüş olması nedeniyle sağlam durumdadır.

Yorum yap