Ege Bölgesi

Afrodisias’ın Okunmaya Değer Keşfedilme Hikayesi

5.000 yıllık bir tarihi olan Afrodisias, Yunan tanrıçalarından Afrodit’e adanmış ve ismini oradan almış; “UNESCO Dünya Kültür Mirasları Listesi“nde tescil edilen bir antik kenttir. Aydın’ın Karacasu ilçesinde yer alan bu antik kentin sahip olduğu tarihi özellikleri ve yapılarından çok keşfediliş hikayesini anlatacağız bugün. Bir fotoğrafçının yolunu kaybetmesiyle gün yüzüne çıkarılan ve sadece ülkemizden değil dünyanın birçok ülkesinden turist ağırlayan bu antik kentin varlığından 60 sene öncesine kadar -üstünde köy kurmuş köylüler de dahil- kimsenin haberi yoktu.

Antik Kent Üzerinde Bir Köy

Yolu kazara bu köyden geçen fotoğraf sanatçısı geçtiğimiz günlerde hayatını kaybeden Ara Güler’dir. Yıl 1958, Aydın’da Kemer Barajı’nın açılışı yapılacaktır. Hükümet Ara Güler’den barajın fotoğraflarını çekmesini ister. Aydın’a gelen Güler, Valilikten kendisine araç ve şoför ayarlanmasını ister. Şoförle gündüz vakti baraja ulaşan Güler, ters ışık nedeniyle akşama kadar yüksek bir noktada uygun pozisyon için bekler. Akşam olduğunda acelesi olduğunu belirten şoför, kestirme bir yoldan şehire ulaşacağını söyler. Yola çıkarlar ancak geceye doğru fark ederler ki hep aynı yollarda dolanıp duruyorlar. Mecburen en yakın köye gidip konaklama fikrine yöneliler ve asıl hikaye bundan sonra başlar.

İlk başta kahvehaneye uğrayan Ara Güler’in ilk fark ettiği şey kahvehanenin çatısını tutan kolonun yılanlı Roma sütunu olmasıdır. Dikkatli bir şekilde etrafını gözlemlemeye başlayan sanatçı sonrasında daha büyük bir şoka uğrar, çünkü köylülerin üzerinde kağıt oynadıkları şeyler masa değil, sütun başlarıdır.

Köylülere bunların ne olduğunu sorar ve “Bu taşlardan buralarda çoktur.” cevabını sorar. Gördüklerini gece fotoğraflar ve heyecanlı bir şekilde sabahı bekler. Sabah olduğunda köylülere çevrede bulunan tüm taşları kendisine göstermesini söyler. Ne kadar kalıntı, heykel, lahit varsa hepsini siyah-beyaz fotoğraflar. Bununla ilgili anılarında Ara Güler: “Sabah olduğunda köyü dolaştım ve kadınların lahitlerin içine doldurdukları üzümleri ayaklarıyla ezdiklerini gördüm.” der.

Köyde yaptığı gezide çok sayıda heykel, sütun, kaide, lahitle birlikte antik tiyatro ve hipodromu da gören sanatçı İstanbul’a geldiğinde heyecanlı bir şekilde fotoğraflarını çevresindekilere ve arkeologlara gösterir. Ancak fotoğraflarını gerekli ilgiyi gösteren olmayınca bunları herhangi bir gazetede de yayımlatamaz. Sonunda New York Üniversitesinde Profesör olan Nihat Erim’e ulaşır ve bölgeyle ilgili yazmasını sağlar. Bu yazıdan sonra dış dünyanın da ilgisini çeken fotoğrafların renkli baskıları Times’ta yayımlanır. Prof. Dr. Nihat Erim, Amerika’dan ekibini getirerek ölümüne kadar yaklaşık 30 yıl süren “Afrodisias kazılarını” başlatır.

Ara Güler ve Nihat Erim gibi isimler sayesinde bundan 2.500 yıl önce on binlerce insana sahipliği yapan Afrodisias, 2.500 yıllık uykusundan uyanmış ve binlerce yıldır ayakta kalan tapınak, tiyatro, hipodrom ve birçok heykeliyle tüm dünyanın ilgi odağı haline gelmiştir.

Kaynaklar
www.araguler.com.tr
www.youtube.com

Yorum yap