UNESCO Dünya Mirasları Listesi Türkiye

UNESCO, Birleşmiş Milletler teşkilatına bağlı bir kuruluştur. Örgütün kuruluş amacı milletler arasında bağı kuvvetlendirerek yakınlaşmayı sağlamaktır. Görevi sadece dünyadaki korunacak olan tarihi ve kültürel objeleri bulup korumak değil aynı zamanda eğitim ve bilim ışığında yeni nesilleri yetiştirmektir.

Bu örgütün görevleri arasında şunlar vardır.

  • Okuma yazma bilmeyen kişi sayısının azaltılması,
  • Okul ve kütüphanelere yardım edilmesi,
  • Gelişmemiş ülke sınıfında bulunan yerlerde kültürel olanakların arttırılması,
  • Ülkelere eğitim ve bilim ışığında her türlü desteğin verilmesi,

paritBu maddeler çerçevesinde görevlerini sürdüren örgüt bu alanda yıllardır başarılı çalışmalara imza atmıştır. Herkes bir şekilde bu kurumun ne olduğunu bilmektedir. Ancak UNESCO nedir sorusuna net bir cevap verebilmek mümkün değildir. Bu nedenle yukarıdaki görevler eşliğinde bu soruya da başarılı cevaplar verebilmek mümkündür.

UNESCO Hakkında Bilgi

Birleşmiş Milletlerin özel bir kurumu olarak 1946 yılında kurulan UNESCO açılımı United Nations Educational, Scientific and Cultural Organization olarak görülmektedir. Türkçesi Birleşmiş Milletler eğitim, bilim ve kültür örgütüdür. Merkezi Paris’te kurulan bu örgüt, her devlet bünyesinde kurduğu komisyonlar ile birlikte çalışmalarını başarılı bir şekilde gerçekleştirmektedir.

UNESCO kuruluşu itibari ile Türkiye’nin de aralarında bulunduğu toplamda 44 ülke tarafından kabul edilmiş ve Türkiye sözleşmeye imza atan ilk 22 devlet arasında 10. sırada yer almıştır. Merkezi Paris’te olan bu örgüt, uzun süredir bilim, eğitim ve kültür alanında başarılı çalışmalara imza atmaktadır.

UNESCO Dünya Mirasları Listesi Türkiye

Dünya üzerinde var olan tüm ülkelere dair önemli tarihi eser ve yerleri koruma altına alan UNESCO, ülkemizde de pek çok yeri bu listeye dahil etmiştir. Bu liste kapsamında dünya genelinde şu bilgilere ulaşabilirsiniz.

  • Kültürel ve doğal varlık sayısı: 1121
  • Sadece kültürel varlık sayısı: 869
  • Sadece doğal varlık sayısı: 213
  • Hem kültürel hem doğal varlık sayısı: 39

Ülkemizde ise “UNESCO dünya miras listesi Türkiye” içerisine Kültür ve Turizm Bakanlığınca yapılan çalışmalar neticesinde 18 adet varlık girebilmiştir. Dilerseniz bu yerler hakkında kısa kısa bilgi vermeye başlayalım.

İSTANBUL TARİHİ ALANLARI

İstanbul, milattan önce 7. yüzyılda kurulmuştur. Haliç, İstanbul Boğazı ve Marmara denizi ile çevrili olan şehirde pek çok tarihi eser niteliğinde kültürel varlık bulunmaktadır. Tarih boyunca stratejik konumu nedeniyle oldukça popüler olan bir şehir olarak dikkat çekmiştir. UNESCO Türkiye için İstanbul’da 1985 yılı itibari ile 4 tane bölge listeye girmiştir. Bunlar;

  • Hipodrom, Ayasofya, Aya İrini, Küçük Ayasofya Camisi ve Topkapı Sarayı‘nın içerisinde bulunduğu Sultanahmet bölgesi,
  • Süleymaniye Camisi ve çevresinin içerisinde bulunduğu bölge,
  • Zeyrek Camisi ve çevresinin içerisinde bulunduğu bölge,
  • İstanbul karasuları koruma alanı olarak tabir edilen bölgelerdir.

DİVRİĞİ ULU CAMİİ ve DARÜŞŞİFASI

Divriği, Hititler zamanına kadar uzanan tarihi ile görülmeye değer en önemli yerler arasında bulunur. Burada Mengücekoğullarından 1228 – 1229 yıllarından kalan iki kubbeli cami ile birlikte ona bağlı bir hastane bulunmaktadır. Hem usta bir şekilde yapılan taş işçiliği hemde giriş kapısında inanılmaz görsel bir şölen olan mimarisi ile dünya mirasları listesi içerisine girmeyi başarmıştır.

HATTUŞA

UNESCO dünya miras listesine alınma tarihi 1986 yılı olan bu bölge Hitit imparatorluğunun başkentidir. Anadolu’da yüzyıllardır önemli bir merkez olmuştur. İlk sahipleri Hattiler tarafından “Hattuş” olarak adlandırılan şehir daha sonra Hititler döneminde “Hattuşa” ismi ile anılmaya başlanmıştır. Zamanında yıkımlar geçirip tekrar yapılsa da günümüzde görülen eserlerin büyük bir kısmı tapınak, kraliyet ailesinin konutları ve surlardan oluşmaktadır.

NEMRUT DAĞI

UNESCO dünya mirasları listesi içerisine 1987 yılında alınan dağ, Adıyaman’ın Kahta ilçesinde bulunmaktadır. 2150 metre yüksekliğe sahip olan Nemrut Dağı, Kommagene kralı 1. Antiochos tarafından atalarına saygı için yaptırılan mezarlar ve heykellere ev sahipliği yapmaktadır. Günümüze kadar pek çok badire atlatsalar da halen çok iyi durumda bu heykellerin yüksekliği 8 – 10 metreyi bulabilmektedir. Kral mezarı ise halen keşfedilemeyen ancak var olduğu bilinen en önemli yapılar arasında bulunmaktadır.

XANTHOS – LETOON

Antalya Muğla’da bulunan ve 1988 yılında listeye girebilen Xanthos Antik Kenti, Likyalıların kullandığı en büyük idari merkez olma özelliğindedir. Milattan önce 545 yılında Pers egemenliği altına giren kent bundan yaklaşık 100 yıl sonra tamamen yanmıştır. Şehri Likyalılar tekrar inşa etmiş ve bir müddet sonrada Romalıların boyunduruğu altına girmiştir. Dolayısı ile Pers, Roma ve Likyalılardan kalma pek çok tarihi esere ev sahipliği yapmaktadır.

Letoon ise bu şehre 4 km uzakta bulunur ve Likya’nın dini merkezi konumunda bulunuyordu. Burada Leto, Apollon, Artemis tapınakları,  manastırlar, çeşme ve roma tiyatrosu kalıntıları bulunmaktadır.

SAFRANBOLU

1994 yılında listeye girmeyi başarabilen Safranbolu, konumu itibari ile tarihi çağlardan bu yana önemini korumayı başarmıştır. 14. yüzyılda Türklerin hakimiyetine giren bu şehir 18. yüzyıl itibari ile önemli bir ticaret merkezi olmayı başarmıştır. Türklerin kentsel alandaki örneklerini çok iyi yansıtan şehir günümüze kadar pek çok özelliğini korumayı başarmıştır. Tarihi, dokusu, ahşap evleri, anıtsal yapıları ile komple bir bütün oluşturarak listeye girmeyi başarmıştır.

TROYA ANTİK KENTİ

1998 yılında UNESCO dünya miras listesi içerisine girmeyi başaran kent, dünyada bulunan en ünlü antik kentlerden bir tanesi olma özelliğindedir. Tarihi devirler ile ilgili bulunan 9 tane katman 3000 yıllık bir yaşanmışlığı gözler önüne sermektedir.  İlk yerleşimler milattan önce 3000’li yıllara kadar uzanmakta ve tunç çağı ile başladığı bilinmektedir. Bölgede pek çok devletin hüküm sürdüğü ve ünlü Troya savaşlarına ev sahipliği yaptığı için dünya çapında ünlü olan bir yerdir.

EDİRNE SELİMİYE CAMİİ VE KÜLLİYESİ

Henüz yenilerde 2011 yılında listeye girebilen cami, İstanbul’un fethinden önce Osmanlı devletinin başkenti olan Edirne’de yer almaktadır. 16. yüzyılda Sultan II. Selim adına yaptırılmıştır. Ayrıca Cami mimarı, Osmanlı döneminin en ünlü mimarı olan Mimar Sinan’dır. Ustalık döneminde yaptığı bu camiye UNESCO’da kayıtsız kalamamıştır. İnce ve zarif yapısı ile dikkat çeken Selimiye Camii 4 tane minareye sahiptir ve yapımında mermer, ahşap, sedef ve çini kullanılmıştır.

ÇATALHÖYÜK NEOPOLİTİK KENTİ

2012 yılında listeye alınan Çatalhöyük, en eski yerleşim birimlerinden bir tanesidir. İlk toplumsal hayata geçiş izleri burada bulunmuştur. Milattan önce tam 7400’lü yıllara kadar tarihi uzanabilmektedir.  Burada köylerden kentsel hayata geçişe dair pek çok iz bulmakta mümkündür. Dünya tarihi açısından ilk defa böylesine bir yer keşfedildiği düşünülmektedir. Burada bulunan ilk evlerde içerisine çatıdan giriş olanağı sunan yerler tespit edilmiştir. Dolayısı ile ilk insanlara dair izlenimi burada görmek mümkündür.

BERGAMA

Bergama çok katmanlı kültürel peyzaj alanı, 2014 yılında listeye girmeyi başarmıştır. İzmir’de bulunan bu yerde Helenistik dönem eserler ile birlikte Roma, Doğu Roma, Osmanlı dönemlerine ait pek çok esere rastlanmaktadır. Kale dağında bulunan antik Pergamon yerleşimi ile birlikte Helenistik dönem şehir planlamasına dair önemli buluntular vardır. Bölgede Osmanlı döneminden kalma çok sayıda cami, han, hamam ve ticaret merkezleri bulunmaktadır.

BURSA VE CUMALIKIZIK

2014 yılında listeye girebilen bu bölgede Orhangazi külliyesi,  hanlar, hüdavendigar külliyesi, Yıldırım külliyesi, Yeşil külliye, Muradiye külliyesi ve Cumalıkızık Köyü bulunmaktadır. Osmanlı imparatorluğunun ilk başkenti olarak kurulan Bursa, tarihi itibari ile önemli ticaret merkezi olarak kullanılmıştır. Bölgede hanlar ve bedestenler başta olmak üzere pek çok tarihi yapı bulunmaktadır. Osmanlı devletinin bir beylikten devlete doğru attığı adımlarda her zaman baş rolü oynamıştır.

DİYARBAKIR KALESİ ve HEVSEL BAHÇELERİ

2015 yılında listeye girmeyi başaran ve Diyarbakır surları ile Hevsel bahçeleri olarak 2 parçadan oluşan bu yer 7 bin yıllık tarihi ile ön plana çıkmaktadır. Diyarbakır surları, burçları üzerindeki halen orijinalliğini koruyan burçları ile birlikte adeta bir cazibe merkezi haline gelmiştir. Hevsel bahçelerinin oluşturduğu görüntü ise görülmeye değerdir.

EFES

2015 yılında UNESCO dünya miras listesi içerisinde yer alan Efes, Çukuriçi höyüğü, Ayasuluk tepesi,  St. John bazilikası, İsa bey hamamı, camii ve Efes antik kenti ile Meryem Ana evi olmak üzere toplam 4 parçadan oluşmaktadır. Efes, 9000 yıllık yaşam geçmişi ile birlikte insanlık tarihi açısından çok önemli bir yere sahiptir. Tarih boyunca önemli bir liman ve ticaret kenti olarak varlığını sürdürmüştür. Özellikle Hristiyanlık dini açısından önemi gerçekten yadsınamaz derecede büyüktür. Meryem Ana evi,  Meryem kilisesi, Hz. İsa’nın havarilerinden bir tanesi olan St. John’a ait bazilika ve benzersiz diğer eserleri ile birlikte bir döneme ışık tutmaktadır.

ANİ ARKEOLOJİK ALANI

Kars’ta bulunan Ani Harabeleri, erken demir çağından günümüze kadar yaşayan uygarlıklara ışık tutmaktadır. İçkale’de bulunan bu yer ile birlikte kapalı kent modelinden açık kent modeline geçişin ilk örneklerini görmeniz mümkündür. 2016 yılında UNESCO dünya mirasları listesi içerisine girmeyi başarmıştır.

AFRODİSİAS

2017 yılında dünya mirasları listesine giren Afrodisias, Aydın ili Karacası ilçesinde bulunmaktadır. Denizden yaklaşık olarak 600 m yukarıda yer alan bir plato üzerine kurulu olan bu yer, tarihte mermer ocakları ile ün salmış bir yerleşim merkezidir. Yerleşim olarak Milattan önce 5 bin yıllara kadar geri gidebilen bu şehir ile birlikte Roma imparatoru Octavian tarafından söylenilen “Tüm Asya’dan kendime bu kenti seçtim” sözler ile ünlenecektir.

GÖBEKLİTEPE

2018 yılında listeye girebilen yerleşim alanı henüz yenilerde keşfedilmiştir. 1994 yılında yapılan çalışmalar esnasında kazılmaya başlanılan yer, yakın zamanlarda 12 bin yıllık bir geçmişe sahip bir kült merkezi olduğu ortaya çıkmıştır. Çap olarak 30 m civarı olan ve ortalarında t şeklinde 5 metre yüksekliğinde sütunlar yer almaktadır. Tam 12 bin yıl boyunca çevresine el değmemiş olması yeri zaten yeterince ilgi çekici yapmaktadır.

GÖREME MİLLİ PARKI VE KAPADOKYA

1985 yılında listeye giren Kapadokya,  aşınma ve erozyon sonucu oluşan pek çok kaya şekline ev sahipliği yapmaktadır. Göreme ise 7. Ve 13. Yüzyıllarda baskılardan kaçan Hristiyanlar tarafından yerleşim yeri olarak görülmüş ve burada yaşam başlamıştır. Göreme Milli Parkı, Derinkuyu ve Kaymaklı Yeraltı Şehirleri, Karain Güvercinlikleri, Karlık Kilisesi, Yeşilöz Theodoro Kilisesi ve Soğanlı Arkeolojik Alanı gibi çok önemli yerler UNESCO dünya miras listeleri arasında yer almaktadır.

PAMUKKALE – HİERAPOLİS

Hierapolis ve 1988 yılında listeye girebilen Pamukkale, beyaz travertenleri ile meşhurdur. Özellikle geç Helenistik ve erken Hristiyanlık dönemine ait kalıntıları içerisinde barındıran kentlerde antik çağlardan günümüze kadar uzanmış pek çok yapı bulunmaktadır. Aynı zamanda ülkemizde Pamukkale Travertenleri şifalı suları ile meşhurdur.

İlgili Yazılar