Trakya’nın en eski yerleşim yerlerinden biri olan Kırklareli, merkezinde ve ilçelerinde sahip olduğu birçok tarihi ve kültürel değerin yanısıra doğal güzellikleri ile de her yıl yerli ve yabancı binlerce turistin ilgisini çekiyor. Türkiye’nin sınır kentlerinden biri olan Kırklareli’nde, her döneme ait bir eser görebilmeniz mümkündür ki bunlara birde doğal güzellikleri eklendiği zaman şehirden ayrılmak çok mümkün hale gelemiyor.
Kırklareli’nde Gezilecek Yerler
Bir Kırklareli gezisi sırasında gezilecek yerleri kategorize etmek gerekirse; ören yerleri ve müzeler, camiler, külliyeler, ibadethaneler, çeşmeler, şehitlikler, tabyalar, mağaralar, koylar ve kaleler olarak sıralama yapabilirsiniz.
ÖREN YERLERİ VE MÜZELER
Kırklareli merkezine metrelik bir mesafede bulunan ve şehrin güney kısmında yer alan Aşağıpınar Höyüğü’nde yapılan kazılar sonucu elde edilen bulgular sonucu, bölgede, M. Ö. 6500 ile 4300 yılları arasında yerleşim olduğu sonucu çıkarılmıştır. Neolitik döneme ait bulunan izler göstermektedir ki Neolitik dönem kültürü, Trakya üzerinden önce Balkanlar’a ve sonrasında Avrupa’ya yayılmıştır.Aşağıpınar Höyüğü, Trakya’daki ilk yerleşim yeri olduğuna dair taşıdığı izler nedeniyle günümüzde turistlerin ilgisini çeken yerlerden biri haline gelmiştir. Aşağıpınar Höyüğü’ne yaklaşık 300 metre uzaklıkta yer alan bir başka ören yeri de Kanlıgeçit Höyüğü’dür. M. Ö. 3600’lü yıllara ait olduğu tespit edilen yerleşim yeri izleri nedeniyle Aşağıpınar Höyüğü’ne benzer bir şekilde, Balkan tarihi kronolojisinde önemli bir yer tutmaktadır. Ahşap ve dal kullanarak yapılmış yapıları içerisinde barındıran bulgular, günümüzde Kırklareli müzesinde sergilenmektedirler.
M. Ö. 14 ve 13. Yüzyıl sonlarına denk gelen Tunç çağının son dönemleri itibari ile başlayarak M. S. 3. Yüzyıla kadar süren bir yapı şekli olan Tümülüsler’in sayısının 200 tane civarında olduğu tespit edilmiş olmasına rağmen günümüzde sadece 92 tanesi tescil edilebilmiştir bunların içlerinden yaklaşık 50 tanesi Vize ilçesi sınırları içerisinde bulunmaktadır. Tümsek şeklinde kabartılarak, genellikle topraktan yapılmış olan bu yapıların içlerinde bir mezar odası bulunması, dönem içerisinde bölgede yaşayan halkların, ölülerini gömerek, yapıları ölümsüzleştirmek gibi bir kültüre sahip olduklarını göstermektedir. Edirne’nin Lalapaşa ilçesi ile Kırklareli’nin Demirköy ilçesi arasındaki dağlık ve ormanlık bölge üzerinde yer alan, yassı iri taşlardan yapılmış ve mezar odası olarak dizayn edilmiş yapılar olan Dolmenler, bir diğer ismiyle Kapaklıkayalar için Tümülüslere ait bulunan kalıntıların M. Ö. 1300 ile 800 yılları arasını göstermesi açısından bölge oldukça önem arz eden bir konuma gelmiştir.
Tarihsel dönemlere ait bulunan kalıntıların sergilendiği Kırklareli Müzesi, 1894 yılında yapıldığında belediye binası olarak kullanılırken, 1994 yılında müze haline getirilmiştir. Müzenin en çok ilgi gören ve en ilginç bölümü olan, giriş katında yer alan tabiat salonu dışında bir katı daha bulunan, 2 katlı müze içerisinde arkeolojik ve etnografik eserler sergilenmektedir.
CAMİLER, KÜLLİYELER VE İBADETHANELER
Bölge içerisinde, günümüzde ibadete açık olan 5 adet cami bulunmaktadır. Bunlardan birincisi,; merkezde yer alan, 16. Yüzyılda yapılan ve kare plana sahip olan Beyazıt camisi, ikincisi; 1640 yılında, Mustafa Kemal Bulvarı’nın Pınarhisar yolu ile kesiştiği köşede yapılan, bir diğer adıyla İbrahim Bey Camii olarak bilinen Kapan Camii’dir ki orjinal hali kare planlı olmasına rağmen, geçirmiş olduğu restorasyon süreci itibari ile özgünlüğünü kaybetmiştir, üçüncüsü; Emin Ali Çelebi tarafından, 1577 yılında yaptırılan, Kırklareli merkezde yer alan ve kare planlı bir yapıya sahip olan Kadı Camii’dir, dördüncüsü; 1628 yılında, Karakaş Hacı Mehmet Bey tarafından yaptırılan, kare planlı Karakaşbey Camii’dir, beşincisi; 1904 yılında yaptırılan, dikdörtgen planlı olan ve Üsküpdere köyünde yer alan Üsküpdere Camii’dir.
Camilerin dışında, bölge içerisinde bulunan, 1383 yılında Hızırbey tarafından yaptırılan külliye, merkeze bağlı İnece beldesi, Koyunbaba köyünde yer alan kilise kalıntıları ve Kırklareli merkez sınırları içerisinde, şehrin kuzeyinde bulunan koru içerisinde yer alan Namazgah, görülmesi gereken yerler arasındadır.
ÇEŞMELER
Kırklareli’nde, tarihsel değer barındıran 11 tane çeşme bulunmaktadır. Bunlardan birincisi; 19. Yüzyıl sonlarında, Neo-Klasik bir tarz kullanılarak yapılmış, Büyük Camii’nin duvarına bitişik olan Alman Çeşmesi, ikincisi; 1771 yılında yapılan, Namazgah caddesi üzerinde yer alan Boyacı Çeşmesi, üçüncüsü; 19. Yüzyılın ikinci yarısında, iki katlı eski cezaevi binasının hemen bitişiğinde yer alan Hapishane Çeşmesi, dördüncüsü; 19. Yüzyılın sonunda, Tırnova Caddesi Acem Geçidi Sokak üzerinde yer alan, iki farklı yüzeye sahip Gerdanlı Çeşme, beşincisi; 16. Yüzyıl ortalarında yapılan, Kadı Camii karşısında yer alan Kadı Çeşmesi, altıncısı; 1771 yılında yapılan, Kapan Camii önünde yer alan Kapan Çeşmesi, yedincisi; 1844 yılında yapılan, Karaumur Caddesi üzerinde yer alan Karaumurbey Çeşmesi, sekizincisi; 1768 yılında, Pınarhisar yolu üzerinde yapılan Kayyumoğlu Çeşmesi, dokuzuncusu; 19. Yüzyılın ikinci yarısında, Pınarhisar yolu üzerinde yapılan Kocahıdır Çeşmesi, onuncusu; Kurupaşa Çeşme Sokak üzerinde yer alan Paşa Çeşmesi, onbirincisi; 19. Yüzyılın ikinci yarısında, Söğütlük mevkisinde yapılan Söğütlü Çeşmesidir.
TARİHİ YAPILAR
Şehir, tarihi yapılar bakımından oldukça zengin olmakla birlikte Pınarhisar Kalesi, Vize Kalesi, Hızırbey Külliyesi, Küçük Ayasofya Kilisesi, Mağara Manastırı, Aya Nikola Manastırı, Babaeski Köprüsü ve Alpullu Köprüsü ziyaret edilebilecek başlıca eserler arasında yerlerini almaktadırlar.
BELDELER
Kırklareli, coğrafi konumu nedeniyle, yaz ayları içerisinde, tatilciler tarafından tercih edilen bir bölgedir. Beğendik Köyü, Balkaya Köyü, İğneada, İğneada Longozu, İğneada Limanköy, Kıyıköy Kastro Sahili ve Lüleburgaz gibi yerler, Kırklareli ziyaretiniz sırasında görülmeye değer yerler arasında bulunmaya değer nitelikte alanlardır.
Yorum yap