M.Ö 8. yüzyılda büyük bir alana kurulan Patara Antik Kenti, Roma Dönemi’nde Likya Birliği ve Pamphilya’nın başkentliğini yapan tarihi önemi oldukça büyük olan kentlerden biri. Sosyal medyanın yeni fenomeni olan Patara Plajı’nı içerisinde barındıran antik kent son yıllarda sıkça ziyaret edilmektedir.
Patara Antik Kenti’nin tarihi, içerisinde görülmesi gereken yapıları, çok bilinmeyen hikayesi ve giriş ücretinden bahsedeceğiz. Patara, hem tarihi hem de eşsiz doğası ile kesinlikle Antalya‘da ziyaret edilmesi gereken bir yer.
Patara Antik Kenti Tarihi
İ.Ö 13. yüzyıla ait Hitit metinlerinde Patara bölgesinin adı Patar olarak geçmektedir. Bu bölgeden çıkartılan seramik parçalar, taş balta gibi tarihi yapılar bölgede uzun yıllar boyunca aktif bir yaşam olduğunu öne sürmektedir. Patara’nın en önemli yanı ise Xanthos Vadisi’nde denize açılabilecek tek yer olmasının verdiği imkanlar ile bu bölge sürekli olarak aktif kalmış, önemli bir ticaret merkezi olarak kullanılmıştır.
Patara Antik Kenti’nde yer alan yazıt ve sikkelerde Likya dilindeki ismi Patar yerine Patara olarak kullanılmıştır. Patara bölgesi İ.Ö 3’üncü yüzyılda Ptolemaios egemenliğine girmesi ile birlikte Likya’nın önemli ve önde gelen antik kentlerinden biri olmuştur. İ.Ö 2’nci yüzyılın başlarında Likya Seleukos Krallığı tarafından yönetilmeye başlaması ile birlikte Patara, Likya’nın başkenti olarak kabul edilmiştir. Patara bunun sonucunda Roma’ya karşı özerkliğini ve Rhodos’a karşı bağımsızlığını ilan etmiştir.
Bu bağımsızlık sürecinden sonra şehirde Meclis Binası ve Tiyatro gibi yapılar yükselmeye başlamıştır. Patara, Roma Egemenliği’ne geçtikten sonra önemini yitirmemiş ve deniz üssü olarak kullanılmıştır. İ.S 43 yılında Likya ile Pamphylia birleştirilmiş ve tek eyalet haline getirilmiştir. Bu eyalet olma sonucunda Patara hala başkentliğini kaybetmemiştir. Bizans Dönemi’nde antik kent önemini devam ettirerek Hristiyanlar için önemli bir merkez olmuştur. “Noel Baba” diye anılan Saint Nicholaos gerçek Pataralıdır.
Patara Antik Kenti Hikayesi
Patara Antik Kenti hikayesi sizlere sıkıcı gelmemesi adına biraz kahramanlara takma lakaplar ekleyerek eğlenceli hale getirmek istedik, bakalım beğenecek misiniz?
Zeus’un karısı Hera, aldatıldığını öğrendikten sonra aldattığı kişi Leto’yu cezalandırmak için onun peşine düşmüştür. Leto nereye gideceği konusunda çok kararsız kalır ve Patara kentine gelir.
Patara Antik Kenti’nde Leto’nun doğum sancıları karşısında hiç kimse ona yardım etmek için bir girişimde bulunmaz. Doğum sancısı tanrıçası olarak bilinen Eileithya, en sonunda sancılara karşı dayanamaz ve Leto’nun çığlıklarına karşılık verir. Eileithya bunun üzerine Patara’da bulunan hurma ağaçlarına onun kollarını sarar ve acısını bir anda indirir.
Günümüzde anlatılanlara göre hurma ağacının bu bölgede yetişmesinin mümkün olmadığı söyleniyor. Patara’da çok ilginç bir şekilde Hurma Hamam’ı denilen bölgede birkaç hurma ağacının arasında küçük bir su birikintisi bulunmaktadır.
Hurma ağaçlarını ve su birikintisini görmesem bu hikayeye inanmazdım, ama gördükten sonrada insanın inanası geliyor.
Patara Antik Kenti Yapıları
Herhangi bir ülkede hangi tarihi yapıyı incelemeye gidiyorsanız gitmeden önce kesinlikle araştırmanız gerektiğini her seferinde hatırlatmak istiyoruz. Bu tarihi yapılar hakkında biraz araştırma yapmadan giderseniz bu yapıların ne işe yaradığını ve hangi amaçla kullanıldığı hakkında bir bilginiz olmaz, tarihsel gezinizden hiçbir fayda sağlamadan geri dönüş yaparsınız.
Patara Antik Kenti yapıları şu şekilde;
Meclis Binası
Amfi Tiyatro
Patara Antik Kenti Deniz Feneri
Hamamlar
Çeşitli Tapınaklar
Unutmadan hatırlatalım, çok geniş bir bölgeye kurulduğu için biraz dağınık olduğunu söyleyelim ve biraz yürümek zorunda kalabilirsiniz.
Patara Tahıl Ambarları
Patara bölgesinin uzun yıllar boyunca aktif bir yerleşim merkezi olarak kalmasının bir diğer önemli sebebi ise Akdeniz bölgesinde bulunan 3 tahıl deposundan bir tanesinin burada bulunmasıdır. Anadolu’dan Roma’ya nakledilen tahılların depolandığı bir liman olarak bilinir.
İmparator Hadrian zamanında yapılmış olan tahıl ambarları günümüzde hala ayaktadır.
Patara Antik Kenti Deniz Feneri
Patara Antik Kenti Deniz Feneri, M.S 64’te İmparator Neron tarafından yaptırılmıştır. Patara Antik Kenti’nde yapılan arkeolojik çalışmalar sonucunda Prof. Dr. Havva Işık “kendi orijinal malzemeleri ile günümüzde ayağa kaldırabilecek tek fener olma” özelliğini taşıdığı ifade edildi.
Meclis Binası
Likya Birliğine üye olan şehirlerin temsilcileri toplantı zamanında burada buluştuğu söylenmektedir. Montaigne bu tarihi yapı için ‘tarihteki en iyi demokrasi örneği’ cümlelerini kullanmıştır.
TBMM tarafından bu tarihi yapı restorasyon edilmiş ve ziyarete açılmıştır.
Patara Antik Kenti Tiyatrosu
Patara Amfi Tiyatro, Anadolu’nun en büyük tiyatrolarından biri olma özelliğine sahiptir. 6000 kişilik kapasitesi ile uzun yıllar boyunca burada yaşayan halkın toplanma alanı olarak kabul edilmiştir. Yıllar boyunca alışık olduğumuz Roma tiyatrolarından farklı bir giriş tipi vardır.
Patara Antik Kenti Giriş Ücreti
Patara Plajı ve Patara Antik Kenti’ni gezmek istiyorsanız belirli bir giriş ücreti ödemelisiniz. Patara Plajı’na giden yol Patara Antik Kenti’nden geçtiğini tekrardan hatırlatmak isteriz. Patara Plajı’nda ekstradan giriş ücreti ödemenize gerek yoktur.
Patara Antik Kenti giriş ücretinde Müzekart geçerlidir. Müzekart sahipleri bir yıl içerisinde 2 kez, Müzekart+ sahipleri bir yıl içerisinde istedikleri kadar ziyaret edebilir.
Patara Antik Kenti giriş ücreti 2020 yılında 24 TL olarak belirlenmiştir.
Patara Antik Kenti Ziyaretçi Saatleri
Kültür ve Turizm Bakanlığına bağlı olan her örenyerinde olduğu gibi Patara içinde giriş ve çıkış saatleri bulunmaktadır.
1 Nisan – 31 Ekim (Yaz Dönemi)
Açılış Saati – 08:00
Kapanış Saati – 19:00
31 Ekim – 1 Nisan (Kış Dönemi)
Açılış Saati – 08:30
Kapanış Saati – 17:30
Hem tarihinizi öğrenmek hem de eşsiz plajını keşfetmek istiyorsanız kapanış saatinden 30 dakika önce orada olmalısınız aksi takdirde gişeler kapanacaktır.
Patara Antik Kenti Nerede ve Nasıl Gidilir?
Patara Antik Kenti, Antalya’nın Kalkan ilçesine 17 kilometre Kaş ilçesine ise 43 kilometre uzaklıkta Kaş – Fethiye karayolu üzerinde yer alan Gelemiş Köyü’nde bulunmaktadır.
Kaş – Fethiye karayolunun 10. kilometresinde bulunan Ova Beldesi girişindeki göbekten Gelemiş Köyü yönüne doğru dönüş yapmalısınız. Köy içerisinde yer alan büyük tabelaları takip ettiğiniz zaman kısa bir süre içerisinde antik kente özel aracınız ile ulaşabilirsiniz.
Kaş ve Kalkan ilçelerinden hareket eden toplu taşıma araçları ile de buraya ulaşım mümkündür.
Yorum yap